13 Temmuz 2012 Cuma
KORKU
Evde yalnızken,içerden bir ses gelince,elime bıçak alıp evi dolaşıyorum ki birini görürsem,korkudan kendimi 27 yerimden bıçaklayabileyim.Abi neyin triibindeyim anlamadım gitti bunca zamandır.Evde yalnızken duyduğumm tıkırtıları,ömrü hayatım boyunca duymamışımdır.Sanki birileri sözleşiyor..''Ezgi evde tekmiş,gidip tepinelim,ürkütelim,zati salak bişeye benziyo kendini vursun..'' Hiçte karşı çıkmam hee.İlk olarak alırım bıçağımı falan 'ki ekmek ya da meyve bıçağı olur' fon müziğim de kafamda çalar hep..Sonra odaların kapılarını çatara patara ittiririm falan..Hayır biliyorum biri çıksa karşıma,o bıçak benim alnımda saplı..Net yani..Bir arada izlediğim korku filmlerinden yola çıkarak,sapıkların,katillerin,şeytanların falan hep dubleks evlere girdiğini tespit etmiştim,rahata takmıştım,çayımı yudumluyodum.Ama yine geldiler valla bana.Birgün evde yalnızken sanırım psikolojik ölümüm gerçekleşecek.Hayır,ölümümün bu şekilde olması hiç hoş değil.Ecelle ölmek değil yani bu.Bildiğin mallıktan ölmek.Mezar taşıma da: ''dün YOĞUN BAKIM, bugün YOĞUM BAKIN'' yazsınlar.Hiç suratınızı buruşturmayın,bence komikti.Öyle yani naber?
ÇOK TATLIYIM:/
Bişey söylicem..Abicim ben orta yaşın üstündeki amca-teyzelerin esprilerine zorla güleyim
derken,suratımın aldığı şekli sevmiyorum yaa:/ Mesela geçen gün saç boyası almaya gittiğimiz
dükkanda ufak bir ayna beğendim.Tabi sorduğum soru net olarak:''Abi kaça
bu?''oldu.Pazardan çorap alıyorum ya çünkü..Abi hafiften gülümseyerek:'' 5 lira yeeaa'' diye
cevapladı.Tabi ben tepkilerini kontrol edemeyen bir şahıs olaraktan:'' yuh be abim
naptın''demekten alıkoyamadım kendimi.Neyse ayna elimdeydi,ben onu tam yerine
koyacakken,güzel abimiz birden kasadan fırladı ve aynayı elimden aldı.Bende: ''Ben koyardım
yerine'' diye samimyetsiz bir şekilde ısrar ettim.Birden abi:''Al hadi çok istiyorsan..'' dedi.Ben
de tüm mallığımla:''aaa yok çok teşekkürler ama kabul edemem..'' dedim.Evet,çünkü ben bir
asalaktım ve adam bana yerine koymak için ısrar ediyorsan,al,koy diyordu ama ben bana
hediye edecek sanıyordum.Ben tam anlamıyla bir rezildim..Ve bunu henüz anlayamamışken
aynaya sımsıkı sarıldım..Adam da bir ucundan sımsıkı tutuyordu..İçimden:'' lan madem hediye
edicen,ne diye sımsıkı tutuyosun!'' diyordum..Sonra olayı farkettiğimde:''
ahahahahhahahahahaha oldu ozaman iyi günler..'' diyip kapıdan çıkıyordum ki; adamla
yaşadığım dialoğa şahit olan iki şahıs.O an anladım ki bazen tipimle olsun,kuramadığım
cümlelerimle olsun on numara bi insanım.Bunun açılımı: ''embesil,itici ötesi bir asalak..'' . Hee
bir de babamın yaptığı esprilere hep gülmek zorundayım.O bir fenomen çünkü (kendince).
Sözün özü bu gibi durumlar da suratımın aldığı şekli hissediyorum.Hafif yanmalar falan.
ıyyyyykk..
derken,suratımın aldığı şekli sevmiyorum yaa:/ Mesela geçen gün saç boyası almaya gittiğimiz
dükkanda ufak bir ayna beğendim.Tabi sorduğum soru net olarak:''Abi kaça
bu?''oldu.Pazardan çorap alıyorum ya çünkü..Abi hafiften gülümseyerek:'' 5 lira yeeaa'' diye
cevapladı.Tabi ben tepkilerini kontrol edemeyen bir şahıs olaraktan:'' yuh be abim
naptın''demekten alıkoyamadım kendimi.Neyse ayna elimdeydi,ben onu tam yerine
koyacakken,güzel abimiz birden kasadan fırladı ve aynayı elimden aldı.Bende: ''Ben koyardım
yerine'' diye samimyetsiz bir şekilde ısrar ettim.Birden abi:''Al hadi çok istiyorsan..'' dedi.Ben
de tüm mallığımla:''aaa yok çok teşekkürler ama kabul edemem..'' dedim.Evet,çünkü ben bir
asalaktım ve adam bana yerine koymak için ısrar ediyorsan,al,koy diyordu ama ben bana
hediye edecek sanıyordum.Ben tam anlamıyla bir rezildim..Ve bunu henüz anlayamamışken
aynaya sımsıkı sarıldım..Adam da bir ucundan sımsıkı tutuyordu..İçimden:'' lan madem hediye
edicen,ne diye sımsıkı tutuyosun!'' diyordum..Sonra olayı farkettiğimde:''
ahahahahhahahahahaha oldu ozaman iyi günler..'' diyip kapıdan çıkıyordum ki; adamla
yaşadığım dialoğa şahit olan iki şahıs.O an anladım ki bazen tipimle olsun,kuramadığım
cümlelerimle olsun on numara bi insanım.Bunun açılımı: ''embesil,itici ötesi bir asalak..'' . Hee
bir de babamın yaptığı esprilere hep gülmek zorundayım.O bir fenomen çünkü (kendince).
Sözün özü bu gibi durumlar da suratımın aldığı şekli hissediyorum.Hafif yanmalar falan.
ıyyyyykk..
SİNEMA
Bilet kesen kişi: Aman off, bir çift geliyor yine. Bıktım artık, bir saat yer seçemezler şimdi. 'Şurası olsun mu aşkım' 'Sen bilirsin bebeğim ama çok yakın perdeye' falan filan.. Madem sen bilirsin diyosun da ne diye yakın diyorsun! Ne yapmaya çalışıyorsun sen, amacın gayen ne senin arkadaş?!?
Yahu bir de filmin saatine bakmıyorlar ya, kıl oluyorum arkadaş! Kaçta başlayacakmış! Ebende başlayacak! Oraya biz haybeye astık afişi zaten. Git bak, çok mu zor?
-Merhaba! Filmimiz birazdan başlayacak. Nerede oturacaksınız? Ekranda boş yerlerimiz gözüküyor oradan seçebilirsiniz efendim.
Bilet kontrol eden kişi : Aha! Yine dışarıdan yiyecek- içecek getiriyorlar. Salak mıyım ben? Çanta patlayacak. Pepsi mi o? Marka okuyorum artık kumaş üstünden. 'Aç çantanı,' da diyemem, ayıp, biliyorlar tabi diyemeyeceğimi.
Ah!! Hayat çok anlamsız! Bazen; sanki hiç bir iş yapmıyormuş gibi hissediyorum kendimi. Biletin köşesini yırtmaktan başka ne iş yapıyorum ki ben?
-Merhaba! Biletinize bakabilir miyim?
Çırt'!
-İyi seyirler!
Yer gösterici :Hani bahşiş veriyorlardı ya bu işte! Göstermiyorum ya, herkesin okuması yazması var, bulsunlar yerlerini! Hayret bişey yaaa!
-Buyrun, bakayım bi biletinize, hımm K sırası 5 ve 6 numara. İyi seyirler!
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bugün sinemaya gittik de ayıptır söylemesi. Film kötüydü..
Ama aynı şeylere güldüğünüz bir insan varsa yanınızda, kötüler o kadar da kötü görünmüyor gözünüze.
Ben yukarıda yazılanları düşündüm bir ara, böyle bir yazı çıktı ortaya..
YA SONRA..
Alışmak,çamaşır suyu içmek kadar gereksiz ve zararlı bence..Bi eşyaya
alışmak,bi adama alışmak,bi kadına alışmak..Önce bi merhaba,sonra
telefonlaşmalar,buluşmalar falan filan..Sonra onu hep görmek istersin..Her
kafan bozulduğunda onu ararsın..İçersin,dağıtırsın,gelip seni ''o'' toplasın
istersin...Bütün bunlar neden,niçin,düşünmek bile istemezsin..Halbuki ''o''
sigara paketin gibi heran elinin altında olabilecek bişey değildir ki..İlk
zamanlar onun seni gülümsetmesi hoşuna gidecek,onu gülümsetmek en büyük
keyfin olacak..Herşeyi beraber yapmalar,gülmeler,eğlenmeler falanlar
filanlar..Mesela karşılıklı oturup rakı bile içebilirsin,ilk dubleni kusmuş bile
olsan devam edebilirsin,,İkinci dublenin yarısını masaya döksen bile devam
edebilirsin..Çünkü bütün engellere rağmen sen ''onunla'' sındır..Ne sıfatla
olduğu mühim değil..Onun yanında ağlayabilirsin de,hiç sorun değil..Mutlaka
sana şevkatle sarılıp,gözyaşını silecektir..Sonra bisürü küçük gemi inşa eder
''o''..Bunlar ne demene kalmadan,bırakır o gemileri açık denizine..Sen
kalakalırsın..konuşmak,şimdi sağır birine bi şarkı mırıldanmak kadar anlamsız
gelir..Susarsın,,susarsın,,susarsın,,,O gemileri geri getiremeyeceğini
anlarsın,iş işten geçmiştir...Sonra bi sandal inşa eder ve ''o'' da gider..Sen yine
susarsın,,Halbuki ne de güzeldi dersin kendi kendine,,''Ne de güzel
gülüşürdük,dünya dururdu sanki..''Ama aslında dünya herşeye rağmen dönerdi
ve sen bu gerçeğin bi tokat gibi yüzüne çarpmasından hep korkardın..O tokatı
yediğinde bi süre salağı oynarsın..''Aman alışkanlık işte,haftaya geçer...''
Evet ''o'' pes eder,ve sendeki ''o'' biter gider...Çok üzülmezsin,çünkü bilirsin ki
sen ''o'na'' dünyanın en gerçek gülüşlerini verdin.Neyse demem o ki;alışmalar
kötüdür,hatta berbattır..Alışmaya başladığınız herşeyden uzaklaşın
düşünmeden..
çünkü ''o herşey'',sizin ona alışmaya başladığınızı hissettiği anda canınızı
acıtmaya çalışacaktır..
İzin vermeyin.Herkese gülümseyin,ama en gerçek gülüşlerinizi herkese
göstermeyin.Onları kendinize saklayın,yada sokaktaki küçük bi çocuğa..
Bu yazıda yaşanmışlık aramayın...
Sizde biliyosunuz ki bu hikaye hepimizin ufak bi özeti..
iyi günler..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)