Bu yoğun dönemde dikkatimi çeken tek şey çevremdekilerin tepkileriydi.
Şöyle gelişti tüm dialoglar:
Annem: Ben babasından alışığım zaten. Tatil nedir bilmezdi o da. Babasına çekmiş.
1,5 ay sonra annem: Bak kızım! Notları yetiştiremiyorum diye sinirini bizden çıkarma! O odanın hali ne öyle!
4 ayın sonunda: Ben zaten biliyordum kızımın yapabileceğini.
Küçük kardeşim: Ne zaman bitecek abla işin bilgisayarla?
1,5 ay sonra: Abla ne zaman bitecek işin bilgisayarla?
4 ayın sonunda: Ara verdiğinde oynayayım bari abla, olmaz mı?
Snoopy: Çok fazla ders almadın mı sence de? Yapabilecek misin? Ya, aslında biliyorum yapacağını, adım gibi biliyorum hem de ama sıkılırsın diye söylüyorum. Ben kendimden biliyorum, sıkılırdım yani.
1,5 ay sonra: Çok yoruluyorsun, zaten gün içinde hiç konuşamıyoruz. Eve gidince de uyuyorsun. Konuşamıyoruz hiç. Ben sana dedim o kadar ders alma diye. Bu da ders olsun sana. Almazsın işte o kadar fazla ders bir daha!
4 ayın sonunda: Çok zor bir işi başardın. Çok fazla yüklendin kendine, yoruldun. Şimdi biraz dinlen. Seninle gurur duyuyorum.
Babam: Vaktinde yatmıyorsunuz, vaktinde kalmıyorsunuz!
1,5 ay sonra: Ne oldu ki, bir buçuk ay sonra?
4 ayın sonunda: Bırak kızım sen bu işi, gel atölyede çalış. Saatin belli en azından, hafta sonun da var.
Ama en önemlisi vaktinde yatıp vaktinde kalkmaktır.
Kraliçe: Ne zaman bitecek peki bu yoğunluk?
1,5 ay sonra: Çok özledim seni. :(
4 ay sonra: Bu hafta sonu geliyorsun :))))) Ama sesin yorgun geliyor. :( Neyse gel de sen bi, çok özledim seni.
Bu son dört ayım bunları duyarak geçti. Yazacak başka bir şey dikkatimi çekmedi. Şimdilik :]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder