25 Temmuz 2012 Çarşamba

Napcam ben bu beni.

 Otobüslerde ayakta durmakta zorlanan teyze ve amcalar evlenme programına çıkınca kolbastı oynayabiliyor.Hayat çok garip.Dün gece yine ders çalışmamak için sebepler ararken gözüm o malum tv programına takıldı..İzdivaç mıdır nedir? Otobüslerde falan ''ay buram ağrıyor,ay şöyle,ay böyle'' diye mızmızlanıp,yer verelim diye gözlerimizin içine bakan amcalar,teyzeler resmen yardırıyo..O nasıl bir oynamaktır,halaylı,misketli..Vay bee dedim..Oraya çıkınca eller havaya,hobaa;bize gelince öldüm,bittim.Yok öyle,ohh bugün mis gibi yayıldım valla dolmuşta,taktım kulaklığımı da çıstak,çıstak..Hiçte pişman değilim,bir daha olsa bir daha yaparım ehe ehe..Çok mu kötü bir insan oldum ben yaa? Salondaki koltukların minderlerinden ev yapıp o evde misafir ağırlayan bir çocuktum ben..Ne ara bu kadar zalim oldum..:/ Hazır çocukluğuma inmişken..Çocukken hep pasta ve jelibon ağacımın olmasını isterdim lan ben.ahahhahaha.Az daha zeki olsam gerizekalı olacakmışım:)) 

DÜŞMEK GÜZELDİR (artık böyle) :)


Düşmenin çeşitli halleri vardır, yer çekimine inat. Bazı düşüşler vardır, kahramanı öldüremeyen katillerin olduğu korku filmine benzer. 2-3 defa sekteye uğrarsınız, düşmezsiniz.  Ayaklarınız yerden kesilir, inatla düşmezsiniz. Bu arada hızlı düşünmeye başlarsınız  “du! bi düşeceğim yeri kontrol edeyim, bi de tutunacağım bi yer bulayım” diye seri seri düşünürken işte o an katil hançeri böğrünüze saplar. Şanslı iseniz kıçınızın sağ veya sol yanına düşersiniz ve hava yastığı görevi görür kıçınızın o yarısı. Şanssız iseniz tam ortasına düşersiniz, -ki acısından durulmaz. Hafta sonu evimizin merdivenlerinden düştüm (yine), sağıma denk getirdim düşmemi, hare hare pare pare morluklar kazandırdım bedenime. Gürültülü oldu düşüşüm elim kolum doluydu.
Ev ahalisi : N’oldu n’olduuu?
Ben : (İç sesim : Hmmm! Anlaşılmadı sanırım, sorduklarına göre) E-ee! şey, düştüm!
Ev ahalisi : Nasıııl?
Ben : Yok artık! Bi daha yapamam aynısını, yok bi şeyim daalalım...!
Bence düşmek, insanın çaresizliğinin, yapamama halinin, edilgenlik düşüşçülüğünün kabulüdür :) Düşen insan, artık çabalamak zorunda olmadığını fark ederek huzura kavuşabilir. Bir kuş kadar kanatlı olmasa da hafiftir. Düşmek güzeldir, nihayetinde! :)

DUYGU NAKLİYAT

Snoopy, kardeşim ve ben oturuyorduk. Muhabbetin dümeni, bir haftalığına Türkiye'ye dönen kardeşimdeydi. Anlattıkça hatırlıyor, hatırladıkça anlatıyordu.
Bir noktadan sonra koptum ben zaten. T-shirt ümün üzerindeki hayali pamukçuklarla oynamaya başladım. Daldım öyle. Snoopy de benim koptuğumu anlamış olacak, daha da bir ilgiyle, dikkatle dinlemeye başladı kardeşimi.
Tekrar muhabbetin içine çekilmem, kardeşimin şu cümlesiyle oldu:
''Ablamın bir sözü vardır, ^Duygularımı Taşıyamıyorum.^ diye, bendeki de o hesap işte''.

'Anaaa' dedim, benim de kendime ait bir sözüm var, kendime has hemide. :]
Belki de atasözü gibi bir şey olacaktı gelecekte 'Duygularımı Taşıyamıyorum'.
Ne biliyim, okullarda falan kompozisyon yazdıracaktı öğretmenler öğrencilerine.
Ya da, şöyle bir şey de olabilir: 'Ne demiş blogcu, duygularımı taşıyamıyorum.' falan.
Ya da şöyle bir şey de olabilir: 'Yapıştırmış tabi bizimki de cevabı duygularımı taşıyamıyorum heheh' diye.

İlerde çocuklarınız; 'Anne/ Baba, bu cümlenin anlamı ne? Ödev verdi ööörtmen' derlerse diye açıklayayım bari ben bu cümleyi.

Çocukluğunun bir bölümünü Kırıkkale sokaklarında geçirmiş biri olarak şunu çok net söyleyebilirim ki coğrafya derslerinde söylenenler doğru. 'İçanadolu'da yazlar sıcak ve kurak!'

Oranın kendine has bir rüzgarı vardır. Kuru kuru, terletmeyen.

Çok güzel günlerim oldu o yazları sıcak ve kurak şehirde. Tam bir Ömer Seyfettin, Muzaffer İzgü hikayelerine konu olabilecek bir çocukluktu benimki.

Seneler sonra, lisenin düzenlediği Kapadokya gezisine katılmıştım. Saatlerce süren yolculuktan sonra nihayet mola vermiştik. Can havliyle önümdeki arkadaşlarıma çarpa çarpa attım kendimi dışarı. Daha ilk adımımda o kuru kuru, terletmeyen rüzgarı yüzümde hissettim. Çocuktum yine.

Eve döndüğümde anneme heyecanla ilk anlatacağım şey bu olacaktı. Ancak; eve gittiğimde, o heyecan yoktu artık. Taşıyamamıştım o hissi, anlatmadım bende.

Varya, bence aralarında mesafe olan insanların ilişkilerinin uzun sürmemesinin nedeni bu. Taşıyamıyorlar duygularını.

Öyle bir şey işte.. :]