15 Şubat 2013 Cuma

DÖRT AY

Gençliğime güvenip 'Çalışırım yaaee haftanın yedi günü, nolcaaak ki!' dedim. Altından da başarıyla kalktım kalkmasına da, yoruldum gerçekten. (O yüzden ara verdim yazmaya)

Bu yoğun dönemde dikkatimi çeken tek şey çevremdekilerin tepkileriydi. 

Şöyle gelişti tüm dialoglar: 

Annem:  Ben babasından alışığım zaten. Tatil nedir bilmezdi o da. Babasına çekmiş.

1,5 ay sonra annem:  Bak kızım! Notları yetiştiremiyorum diye sinirini bizden çıkarma! O odanın hali ne öyle!

4 ayın sonunda: Ben zaten biliyordum kızımın yapabileceğini.


Küçük kardeşim: Ne zaman bitecek abla işin bilgisayarla?

1,5 ay sonra:  Abla ne zaman bitecek işin bilgisayarla?

4 ayın sonunda: Ara verdiğinde oynayayım bari abla, olmaz mı?


Snoopy:  Çok fazla ders almadın mı sence de? Yapabilecek misin? Ya, aslında biliyorum yapacağını, adım gibi biliyorum hem de ama sıkılırsın diye söylüyorum. Ben kendimden biliyorum, sıkılırdım yani.

 1,5 ay sonra:  Çok yoruluyorsun, zaten gün içinde hiç  konuşamıyoruz. Eve gidince de uyuyorsun. Konuşamıyoruz hiç. Ben sana dedim o kadar ders alma diye. Bu da ders olsun sana. Almazsın işte o kadar fazla ders bir daha!

 4 ayın sonunda:  Çok zor bir işi başardın. Çok fazla yüklendin kendine, yoruldun. Şimdi biraz dinlen. Seninle gurur duyuyorum.


Babam:  Vaktinde yatmıyorsunuz, vaktinde kalmıyorsunuz!

1,5 ay sonra:  Ne oldu ki, bir buçuk ay sonra?

4 ayın sonunda: Bırak kızım sen bu işi, gel atölyede çalış. Saatin belli en azından, hafta sonun da var.
Ama en önemlisi vaktinde yatıp vaktinde kalkmaktır.


Kraliçe:   Ne zaman bitecek peki bu yoğunluk?

1,5 ay sonra: Çok özledim seni. :(

4 ay sonra: Bu hafta sonu geliyorsun :))))) Ama sesin yorgun geliyor. :( Neyse gel de sen bi, çok özledim seni.

Bu son dört ayım bunları duyarak geçti. Yazacak başka bir şey dikkatimi çekmedi. Şimdilik :]

Hiç yorum yok: