13 Mart 2013 Çarşamba

DIŞARIDAN

Utana sıkıla yanıma geldi ve şöyle sordu: 'Ya bir şey soracağım. Cevap vermek zorunda değilsin. Şey ya, senin acaba diyorum, annen baban mı boşandı?'

'Ne alaka? Yoo, ne oldu ki?' diye cevap verdim.
'Bilmem, dışarıdan öyle duruyorsun'

Bak, şunu herkes gibi bende duydum 'Dışarıdan çok soğuk duruyorsun ama tanıdıkça sevdim seni'
Ama bu benzetmeye hiç anlam veremedim. Etrafımda annesi babası boşanmış arkadaşlarım da var; ama onlara has bir yüz ifadesi yok ki. Gerçekten anlam veremedim.

Hafif bir 'Emrah' ifadesi var bende biliyorum ama buna yorması beni çok şaşırttı.
Hem sonra ben alıngan insanım; yani annem ve babamla ilgili öyle ya da böyle ufacık olumsuz bir şey söylenince nevrim dönüyor.

'Sensin boşanmış! Ne alaka canım ollo ollo ya? Senin annen baban boşanmış. Git! Bak valla uyuz oldum sana!' dedim.
Ayıp oldu ama olsun.

Yüz ifadelerinden başarısız sonuçlara ulaşanlar da hep beni bulur. Hele benzetildiğim insanlar bir garip. Bana benzetikleri insanlar hiç birbirine benzemiyor ya hu..

Bir gün şöyle bir şey oldu.
Dedi ki 'Ya var yaaa, sen benim kuzenime o kadar çok benziyorsun ki, aklın durur. Hık demiş burnundan düşmüş'
'Allah allah :) Kimmiş kuzenin?' diye sordum.
'YAVUZ!' dedi ya.

Benzetildiğim insanların özelliklerini şöyle bir karıştırırsak, bildiğin lirik bir roman karakteri ortaya çıkıyor.

Yavuz: Annesi babası boşanmış, mahmur bakışlı, kırılgan, alıngan, sümükleri akan ezik.

Bu mudur yani?

Nerde o eskiden 'Büyüyünce çok güzel kız olacak, maşallah' diyenler. Ne oldu da, Yavuz oldum ben?
Her şey bir yalandan ibaretmiş.

:]

Hiç yorum yok: