22 Nisan 2012 Pazar

BLOG

'Blog', önceden benim için denizde;  ne biliyim nehirde boğulma sesiydi.  


Şunun gibi; 'İmdaaat!! blog blog blog ( burda suya batıyor, sonra tekrar su yüzüne çıkıyor) imdaaatttt!!' 


Sonradan ne olduysa, SEN oku diye, 'blog' yazmaya başladım. 

Kendimi, genel müdürmüş gibi hissediyorum bazen. 

Hatta, bilgisayar başına geçmeden, yazmaya  başlamadan evvel, ''hayali çalışma arkadaşlarıma'' :'Hadi arkadaşlar sıkı çalışalım, yetiştirmemiz gereken yazılar var' diyorum. Motive ediyorum onları. :)
Geçen küçük kardeşim, çalışma arkadaşlarımı paylarken duydu beni, alışık olduğundan, ses etmedi, hiç şaşırmadı bile. :) Umarım, rol- model olarak beni almıyordur.

Yazılarımın okunma istatistiklerine bakıyorum; tanımadığım kadar insan okuyor bazen bu yazıları. 
Havalara giriyorum biraz, annem 'Kaldırak yaptım, gel ye' diyene kadar sürüyor bu havalarım. 
Genel müdür, kaldırak mı yermiş!?! Nerde görülmüş?
 (Bilmeyenler için görünüşü çok kötü ama tadı güzel bir sebze yemeğidir kaldırak. Kaldırek diyenler de vardır.)

Yavaş yavaş bu 'blog' da benim için boğulma anlamına gelmeye başladı. 

Bırakıyorum.






ŞAKA NAN ŞAKA.. :) ARA VERİYORUM...

GÖRÜŞÜRÜZ SONRA TEKRAR...

 -Kızım gelsene soğudu yemeğin?


+ Kapımı çalsana anne, koskoca genel müdürüm ben. Olloo ollo ya..

- Yazma bak beni oralara! Vallahi kızıyorum.

+ Taam yaeee..

'O_o'











 
 

 

 
 

Hiç yorum yok: