24 Haziran 2012 Pazar

ÇAĞRI

Adımı ilk seferinde doğru söyleyememe rekoruna sahip biricik annem seslendi: ^Şeyda! Amaaan... Eee Ebrar! Amaann...Zehra! Ay işte Rezzan, kapıyı aç^

Zehra'ya gelmeden ben açmıştım zaten kapıyı. Meğer çalınan evin kapısı değil; apartmanın kapısıymış. 
Derin bir 'oooff ya' çekip balkona doğru yürüdüm, camdan aşağıya baktım.
' Kim oooo' diye böğürdüm.

Bizim ufaklığın arkadaşıymış.
Kafasını kaldırdı, ^Şeyy, Rezzan abla, Ebrar evde mi?^ diye seslendi.

Kafasını kaldırınca vücudu tamamen gözden kayboldu. Sanki aşağıda sadece bir kafa vardı ve ben onunla konuşuyordum. Öyle bir güldüm, hatta biraz b.kunu çıkardım gülmenin.

O arada kafa; baktı, cevap vermek yerine 'fıh fıh' gülen bir tip var yukarıda, en iyisi mi ben kafamı aşağıya indireyim de; rahat rahat yutkunayım diye düşündü.
İşte, ben o zaman cevap verdim kafaya.

'Dur bi, çarıyım..'


Eskiden ben de, çok sık olmasa da, böyle çağırılırdım. Özlemişim, bir an kardeşimi kıskandım gibi bişey oldu. Çelme takasım geldi hatta. :] (abart)

Ama kardeşimin arkadaşlarından farklı olarak, benim arkadaşlarım, beni çağırma gerekçelerini de söylerlerdi.

'V(e)leybol oynıcaz da'..


Bir yerlere bir şeyler için çağırılmak veya o şeylerin yapılmasının sizin yokluğunuzda zevksiz olması, güzeldir.

Neyse, arkadasım mesaj çekti şimdi, yemek yiyeceğiz, ben gidiyim. :] 
Görüşmek üzere...







Hiç yorum yok: