19 Eylül 2012 Çarşamba

BİTTİ


Mutlaka gitmek zorunda olduğunuz, gitmezseniz 'çok ayıp' olacak düğünler için alışveriş yapmaya çıktığınızda, hava, böyle yapış yapış nasıl desem böyle bir bunaltıcı olur.

Alışverişinize en uygun mağaza, kesinlikle, dik bir bayırın tepesinde bulunur,otobüse veya taksiye binmenin gerekmediği uzaklıktadır. Mecbur, oraya kadar yürümeyi tercih etmek durumunda kalırsınız. Üzerinde yürüdüğünüz yolların sıcaklığı ayakkabılarınızı delip geçer, tabanlarınızı yakar.
Bayırı yarılamışken su ihtiyacınızı karşılamak amacıyla bir büfenin önünde dikilir, özellikle soğuk su istediğinizi belirtirsiniz. Yolunuza 'soğuk görünümlü su'yu kafanıza dikerek devam edersiniz.

(Soğuk görünümlü su: Plastik su şişesinin dışı buğulanmakla beraber, içindeki suyun, nasıl beceriyorsa, ılık kalmasıdır.)

Yüzünüzün erimeye başladığını hissettiğiniz anda, mağaza ile karşı karşıya gelirsiniz.
İçeriye soğuk hava perdesinin tepenize üfürüğü ile girersiniz. Saçınızdan fırlamış bir tutam saç boncuk boncuk terlemiş alnınıza yapışır, gözünüze girer.

Gözünüzün içine içine dikenli çalı gibi giren saçınızı elinizin tersiyle düzeltmeye çalışırken, soğuk görünümlü suyun o elinizde olduğunu ve en kötüsü de kapağının açık olduğunu unutursunuz. Artık, mağazanın parlak zemininin üzerinde ufak bir gölcük oluşmuştur.

(Gölcük: Kocaeli' de bir yer. Bu yazaı da o anlamda kullanılmamıştır. Eheh)

Manasız manasız, zeminde oluşan gölcükten süzülen suları ayağınızla toplamaya çalışırsınız. O durumda bir görevli yaklaşır. 'Problem değil hanımefendi' der. 'Kusura bakmayın' deyip mahcup mahcup ordan ayrılırsınız.

Birkaç elbise beğenip kabinlerin olduğu bölüme doğru ilerlersiniz. Ramazandaki pide kuyruğu kalabalığı ile karşılaşırsınız. 'Herhalde bugün herkesin düğünü var.' diye içinizden geçirirken beğendiğiniz ve denemek üzere kolunuza astığınız üç elbiseyi giymiş ayrı ayrı, irili ufaklı üç kadın kabinden çıkagelir.

'Amaaeen yaee..' der, dikkatleri üzerinize çeker, garip bakışlar altında ortamı terkedersiniz.

Bitti.. :]

Hiç yorum yok: