27 Eylül 2012 Perşembe

ÇAY

Sizi görünce açılan, siz gözden kabolunca da kapanan alışveriş merkezi kapısından geçer geçmez, hava perdesi üfleyiverdi tepemizden.
Hoşuma gitmiyor bu durum.

Böyle düşünmemin ya da hissetmemin altında yatan sebep; hemen hemen her gün otobüslerde yaşadığım durumlar olmalı.
Otobüslerde yer bulup da oturabilidiğim günlerde, esnerken ağzını kapatması gerektiğini bilmeyen  ve arka koltuğumda oturan yolcular(genelde tombul, terli, orta yaşlı kadınlar oluyor bunlar) sıcak hava dalgalarını enseme enseme üflüyorlar. Arkamı dönüp bir şey de diyemiyorum; arkama bakmadan derin bir 'oofff' çekip aklımca, kadına trip atıyorum. Tribimi hisseden tombul, terli kadın altta kalmıyor;  hafif bir şekilde yerinde hoplarken 'blug' diye bir ses çıkarıp  zavallı enseme lahmacun kokularını 'ssss' diye üfleyiveriyor.(geğiriyor yani) 
Ondan sonra da ben 'sinirli insan' olyorum. Ollo Ollo yoo.. :]

Neyse alışveriş merkezi diyordum.
Alışveriş merkezlerine girdiğimizde bizi pek de güleryüzlü olmayan güvenlik görevlisi karşıladı ve tüm gün kurmak zorunda olduğu cümlenin yarısını henüz tamamlayamamışken (''Hanımefendi çantanızı bırakıp geçiyorsunuz.'') ben durumu anlayıp çantamı telefonumu falan bırakıverdim onun yanına.

Bak mesela, bayan olmanın zorluklarından biri de bu. Güvenlik kontrollerinde harcadığımız zaman erkeklere nispeten daha fazla.
Mesela benim Snoopy'im güvenlik kontrolünden, sahilde gezintiye çıkmış gibi geçip giderken ben orada çantamı çıkarmaya ve bunu yaparken de çantamın kolunu, küpeme taktırmamaya çalışıyorum.

Neyse, alışveriş merkezinin güvenliğinden bahsediyorduk.

Bir-iki saniye sonra, bütün malımı mülkümü bırakıp kontrolden geçmeme rağmen cihazın sesiyle irkiliyorum, güvenlik görevlisi ise pek sallamıyor cihazdan gelen 'bip' sesini, çantamı uzatıyor bana, alıyorum çantamı takıyorum omzuma, Snoopy tebessüm ediyor, bende göz kırpıyorum.


Bir çay içeyim ben devam ederiz sonra..






Hiç yorum yok: