28 Haziran 2012 Perşembe

BİREBİR

Google ablaya sordum: 'Akciğer rahatsızlıklarına iyi gelen bitkiler.......'
 Henüz sözüm bitmeden leb demeden leblebiyi anlayıp sonuçları bir bir gösterdi.

Andız otu, zerdeçal vs..  
Kağıda yazsam mı acaba, diye düşündüm, bilgisyarın kenarındaki kalemi aldım, yazmıyordu.
Çok kalemim var, herbiri birbirinden nazlı, 'hooh' luyorum bana mısın demiyor.
Zor geldi, başka kalem almak için odama gitmek, 'Tutarım yeaa aklımda' dedim.

Evimin yakınlarında bir yere gideceksem, kısa süreliğine, en dandik eşofmanlarımı giyerim. Yine öyle yaptım zaten. Hayır, karşılaşırsak bilin diye.

Aktarlarla pek haşır neşir olmadığımdan, yerini bilmiyordum, esnafa sorayım dedim.
Bir fırına girdim.
Meslek aşkıyla yanıp tutuşanların beni bulması da tatlı bir tesadüf tabi.

'Ee şeyy.. ak..' derken, sıraladı bey amca: ' He-hey! yeni çıktı fırından taze taze, veriyim mi kızım?' 

Çok neşeli bir adamdı, 'he-hey' falan.. Kesmedim sözünü. Dinledim; kibar tebessümümle.

Cümlesi bittiğinde acı gerçeği yapıştırdım. ;' ya ben aslında aktar var mı buralarda diye soracaktım.'

'He-hey! karşıda hemen kızım' dedi. 

Teşekkür ettim, sonra da salak bir söz verdim. 'Ben gideyim aktara, alırım ekmek'. Almadım. He-hey! 

Neyse, aktarda yaşlı bir çift vardı. Adam sigarasını yakmış, haberleri izliyordu. Beni iplemedi ':Merhaba!' diye ciyakladığımda.

Yaşlı kadın, biraz tripli, 'Ne veriyim kızım!' dedi. 
'Hah!' dedim. Yine tartışma üzerine geldim. [ kızım sana söylüyorum; kocam sen anla]

Dedim ki; 'Akciğer rahatsızlıkları için şifalı bitkiler alacaktım'
Yaşlı kadın baktı boş boş..
İste ben google ı bu yüzden seviyorum. Yazılan ilk harften başlıyor tahminlere.

Yaşlı kadın; konuyla çok alakalı bir soru sordu:

^^Kime alcan?^^

Te Allahım, sanane...

'Bi- bir arkadaşa şeyetcektim' dedim bende.
'Arınç otu varmış' dedim. Yaşlı adam güldü, espiriyi patlattı. 'Bülent olan mı? hehe- fıh fıh, kıh- kıh öhö öhö öhö ayyy öhö öhö'

Hastayım gülmesini balgamlı öksürükle bitirenlere. 

Balgam demişken, Tavandan aşağıya sarkan tüm yuvarlak kağıtların üzerinde 'balgama birebir' ne bileyim ' balgam söktürücü'  falan yazıyor. Yaşlı kadın yazmıştır büyük ihtimal.

Bu arada; 'birebir' lafı en çok aktarlarda kullanılırmış.

'Bu ne işe yarar?' diyorum. 'Balgama birebir!' diyor yaşlı kadın 
'Peki bu?' 
'Balgam söktürücü! Birebir!'
    
Sabah sabah midem bulandı vallahi. 

Sonuç olarak, aldım andız pekmezini ve zerdeçal macununu. Balgama birebirmiş. :)


------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Umarım iyi gelir, kaytan bıyıklı snoopy :) İyi ol istiyorum, çok iyi ol :)

27 Haziran 2012 Çarşamba

DÜŞmez, ŞAŞmaz ŞAŞar, BEŞer

Düştüm...!
Yolun karşı tarafına geçmek için, trafik lambası kırmızı ışığının altında konuşlanmış yeşil ışığın yanmasını bekliyordum -ki, yeşil ışık tüm zerafetiyle beni ve diğer insanları kendine davet etti. Kulağımda Rihanna'nın "we found love" şarkısı, içim dans ede ede yürürken, Katarina Witt gibi artistik patinaj çekip, Anna Pavlova gibi spagat'ımsı bir hareket yapıp, tüm bunları yaparken de Maria Sharapova gibi "aaeeğğğğhhh" sesi çıkardım..!
Gösterimi, 34 ** 9952 aracın içindeki güzel suratlı şoför arkadaşımın sağ el başparmağıyla "ok!" işareti yaparak onaylaması ve "Aaa!, ayyy! hoppaaa!" nidalarıyla beni yalnız bırakmayan yol arkadaşlarımın desteklemeleri neticesinde, bilinçaltımdan üstüne 'ani' bir hareketle çıkan -reverans yapma isteği-mi gerçekleştirip, yoluma devam ettim.

*Anatomik olarak bacaklar gövdeye kemik köprüler ile bağlanmıştır. Düşme esnasında bu durumdan en çok etkilenen popomuzdur..! :)

TAYT (tight) & POSTİŞ


Tayt (tight); 40 yaş ve 95cm popo üstü kadınlarda bir garip duran, güzel vücutlu bir kadın giydiğinde 100 kaplan gücünde olan, popo görme/gösterme arz talebinin sonucu dizayn edilen giysidir.

Postiş; Bayanların saçlarını uzun göstermek için kafalarına taktıkları 'başkasının saçı' yada 'imitasyon kıl'dır. Bunu alıp kafaya takmaya karar verdiğinizde, saçın arkasının en ortasına 1 tutam tutturulduğunda saç uzamış olmuyor...! Çamaşır sepetinden 1 çorap sarkıyor gibi oluyor, karşıma çıkınca böyle 1 görsel karmaşa, benim de tutup çekesim geliyor..!

Taytımızı (tightimizi) giyelim postişimizi takalım salım salım salınıp süzüm süzüm süzünelim :)

BÜYÜ'me...!

Büyüyememek, masalları bırakamamaktır.
Büyüyememek, yaşın çift haneli rakamlara ulaşırken, ruh halinin tek haneli rakamlarda takılıp kalmasıdır.
Büyüyememek, mutluluklarla, hüzünlerle ilk kez karşılaşıyormuş gibi yaşamı içine çekerek yaşamaktır.
Büyüyememek, yapılan hataları yada benzerlerini fütursuzca yeniden yapabilmektir. 
Büyüyememek, rüzgarı yüzünde hissederek koşmaktır.
Ben büyüyünce Çocuk olacağım.

SAKIZ, ÇİKLET yada CİKLET

Ulusa sesleniş ; Topluluk içinde cıklata cıklata, ağzımızı yaya yaya sakız çiğnemeyelim! Kişi için eğlenceli olabilir ama çevre için rahatsızlık verici. Ağzında sakız olan kişi, hayatın anlamını, az sonraki toplantısını, yarın ki sınavını, sevgilisinin onu terk ettiğini vs vs düşünmüyor gibi..! Kaygısız.. 
Kendinden geçmişcesine sakız çiğnendiğinde şakak kasları gelişip, oynaklaşıyor ve çiğneyen kişinin solungaçları çıkmış gibi oluyor. Bi de sakız çiğnerken ağlanmıyor! Gördüm, ağlarken çiğnemeyi bırakmak zorunda kaldı :) 

ÇOKTAN SEÇMELİ ALGILAR

Türkçe’mizin elastikiyetli yapısından dolayı sıklıkla yaşanan lafı g*tünden anlama durumu aslında dilimizin ne kadar geniş ve bol seçenekli bir dil olduğunun kanıtı :) Benim söylediğimi, karşımdakinin beynini kullanarak anlamaya çalışmak yerine, omurilik soğanına yerleşke kurmuş şartlı refleksleriyle davranarak anlamaya çalışması, algıda seçicilik değil, algıda s*çıcılıktır...! Yanlış anlaşılmalar, paralel evrenlerin en ciciş kapıları, g*tünden anlamalar ise kişileri değil paralelindekine, badozlama karşı yoldaki kapıya saptırıyor. Çok rengarenk bir durum :)

UTANMA! UTANDIRMA! ;)

Herkes kendisi üzerine yapılan övgüler karşısında biraz çaresizdir. Bazı bünyelere doğrultulmuş en büyük silahtır ‘iltifat’. 


*Kimisi (alışkın olanlar) ; Egosunun usul usul okşanması nedeniyle durulup başka bir boyuta geçerken, pası alır hoop! yere inmeden potaya basar. “Ay ay! teşekkür ederim o sizin güzelliğiniz/başarınız/sevecenliğiniz”, “ehem! aman efendim ne demek” vs. 


*Kimisi (alışkın olmayanlar) ; Yapılan iltifat karşısında diyecek laf bulamayıp, lafa kaldığı yerden devam eder, alakasız başka bir konuya geçer yada “hı hıı!” gibi basit bir cevapla garip tepkiler verir.

*Kimisi (kendini sevmeyen, iltifatın varlığından bir haber olanlar) ; Kişi kendiyle pek barışık değildir, hep kendinde kusur bulur… Ama biri ona iltifat edince eli ayağına dolaşır, ne olduğunu şaşırır “yok canım abart-abartıyorsun, o senin şaa-şaaneliğin” vs. gibi cümlelerle kontrolden çıkan durumu bazı denemelerle toparlamaya çalışır.

Ben, iltifat etmeyi de iltifat karşılamayı da beceremem hödük gibi bakar, manasızca sırıtırım, içim bir tuhaf olur, ayy! çok utanırım :)